Söz konusu tahliye taahhüdünün uygun olmadığı gerekçesiyle icra takibi durdurulunca ev sahibi icra mahkemesine başvurarak tahliye talebini yineledi. Yerel mahkeme itirazı yerinde görmeyince dosya Bölge Adliye Mahkemesine geldi.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin gündemine yansıyan dava konusu olayda, ev sahibi ile kiracı arasında önce 2005 yılında ardından da 2012 yılında iki kez tahliye taahhütlü kira sözleşmesi imzalandı.
Kira sürenin uzatılması, yeni dönemlerin bedellerinin belirlenmesi ve değişen şartlara uyarlanması amacıyla düzenlenen kira sözleşmesinde, kira süresi 3+2 yıl olarak kararlaştırıldı. Sözleşme sonunda kiracı evi boşaltmayınca ev sahibi tahliye taahhüdüne dayalı icra takibi başlattı.
Mahkeme, taraflar arasında 2012 başlangıç tarihli 3+2 yıl süreli kira sözleşmesi yapıldığını ve bitiminde kiracının taşınmazı boşaltarak ev sahibine kayıtsız-şartsız teslim edileceğinin kararlaştırıldığını hatırlattı.
Ev sahibini haklı bulan mahkeme, taraflar arasındaki sözleşmenin tahliye taahhütnamesi niteliğinde olduğuna karar verdi. Kiracı karara itiraz edince dosyanın temyiz incelemesini Yargıtay 12. Hukuk Dairesi yaptı. Bölge adliye mahkemesinin kararını bozan Daire, tahliye taahhüdünde, tahliye tarihinin açık bir şekilde yazılmasının zorunlu olduğunu belirterek, belli bir tarihi içermeyen tahliye taahhütlerinin geçersiz olduğuna hükmetti.