Sokak röportajları ve YouTube’a yönelik yeni düzenlemenin gerekli altyapısı tamamlandı. Özellikle son dönemde sokak röportajlarında toplumun genel ahlakına aykırı içeriklerle mücadele konusunda böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekildi. İşte ayrıntılar…
Türkiye Gazetesinde Esma ALTIN’IN haberinde Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, geçtiğimiz gün, sokak röportajları ve YouTube yayınlarıyla ilgili yeni bir düzenleme üzerinde çalıştıklarını açıklarken, bunun nasıl yapılacağı merak konusu oldu. RTÜK’ten edinilen bilgilere göre, İzinler ve Tahsisler Dairesi Başkanlığı, yeni düzenlemeyle ilgili çalışma yapıyor. Çalışmanın teknik boyutuyla ilgili süreç devam ederken, gerekli altyapı tamamlandı.
Yeni çalışmayı değerlendiren Bilişim Hukuku Derneği Başkanı Kürşat Ergün, sokak röportajlarında veya YouTube yayıncılığında, orada sorulan sorulara ilişkin alınan cevaplarla ilgili yayıncının hukuki sorumluluğu bulunduğunu söyledi. Yapılacak düzenlemenin, son dönemde özellikle toplumsal değerlere aykırı yayınların artması sebebiyle gerekli olduğunu belirten Ergün “Bir televizyon kanalında dile getirilen birtakım söylemlerden dolayı, kanal gerekli müdahalelerde bulunmadığı zaman ceza alabiliyor. Söz konusu sokak röportajları ve YouTube’daki yayınların da artık televizyondaki yayıncılardan bir farkı kalmadı. Televizyonda yürütülen sistem bunlar için de geçerli olmalı.
Bazı ülkeler, kendi kanunlarına aykırılık taşıyan içerik ve paylaşımların kaldırılmasından sosyal medya platformlarını sorumlu tutan ve gerekli adımların atılmaması hâlinde de şirketlere cezai yaptırım öngören düzenlemelere sahip. Örneğin, Almanya’da 2018’de yürürlüğe giren NetzDG yasası, ülke genelinde iki milyondan fazla kayıtlı kullanıcıya sahip teknoloji şirketleriyle ilgili düzenlemeler içeriyor. Buna göre, söz konusu şirketlerin yasalara açıkça aykırılık taşıyan içeriklerin 24 saat içerisinde kaldırılması ve bu konuda attıkları adımlarla ilgili altı aylık raporlar yayımlamaları gerekiyor. Düzenlemelere uymayanlara ise cezai yaptırım öngörülüyor. Bireyler için azami para cezası 5 milyon, şirketler için ise 50 milyon avro olarak uygulanıyor. Avustralya’da da benzer şekilde, sosyal medya platformlarından başkalarına hakaret ya da aşağılama içeren içeriklerin 48 saat içerisinde kaldırılması gerekiyor. Bu içerikleri kaldırmayan şirketlere 300 bin avroya kadar; içeriği yayınlayan kişilere de 60 bin avroya kadar para cezası veriliyor. Fransa’da yapılan düzenlemeler kapsamında, 24 saat içerisinde ırk, din, cinsel yönelim ve cinsiyet temelli nefret söyleminin yanı sıra cinsel taciz kapsamına giren içeriklerin kaldırılması isteniyor. Terör ve çocuk istismarı alanlarındaki içeriklerin kaldırılması için öngörülen süre ise bir saat olarak tanımlanıyor. Bu içerikleri kaldırmayan sosyal medya şirketlerine 1,25 milyon avroya kadar para cezası kesilmesi öngörülüyor.
Hukukçu Hadi Dündar, yeni düzenlemenin özellikle son dönemde sosyal medya üzerinden artan suçların önüne geçmek için yerinde bir çalışma olacağını belirtti. Dündar “Nasıl ki gerçek hayatta belli kurallar varsa, sosyal medyada da olmalı. Yeni düzenlemeyle örneğin, 10 binin üzerinde takipçisi olan YouTube kanallarına lisans şartı getirilebilir. Çünkü muhatabın belli olması gerekiyor” dedi.
Şu an Türk Ceza Kanunu’na göre, kin, nefret ve hakaret suçlarıyla ilgili 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istendiğini hatırlatan Dündar, “Bu suçlar sosyal medya aracılığıyla işlendiğinde cezalar yarı oranında artırılarak 4,5 yıla kadar hapis cezası istenebiliyor. Sosyal medya için biraz daha fazla özen gösterip cezaların yüksek tutulması lazım. Çünkü sosyal medya insanların çok rahat erişim sağlayabildiği bir mecra. Yapılacak yeni düzenlemede buna dikkat edilerek, cezalar mevcut duruma göre daha da artırılmalı. Bu şekilde caydırıcılık sağlanmalı” ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sosyal medyanın bir özgürlük alanı olduğunu ancak düşünce ve ifade özgürlüğünün bir başkasının özgürlüğü ile sınırlı olduğunu söyledi. Bakan Tunç, “Eğer bir içerik suç teşkil ediyorsa, bu erişimin çıkarılması istenebilir. Sosyal medyanın bir linç mekanizması hâline geldiğini, insan haklarını ihlal ettiğini, insanların mahkemeden önce sosyal medyada yargılandığını, bunun doğru olmadığını, buna yönelik tedbirler alınması gerektiğini görüyoruz. Vatandaşlarımız da rahatsız. Sosyal medya aracılığıyla dolandırılanlar oluyor, terör propagandaları yapılıyor. Buna müsaade etmek, hukuk devletinde mümkün değil” dedi.
Kaynak: Türkiye Gazetesi