Selahattin Demirtaş’tan ‘6 yaşında çocuğa cinsel istismar’ tepkisi: Öfkeden çıldırıyoruz

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İsmailağa cemaatine bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını 6 yaşındayken dini nikâhıyla evlendirmesi ile ilgili açıklama yaptı. Demirtaş, Öfkeden çıldırıyoruz, derin bir utanca gömülüyoruz dedi.

Selahattin Demirtaş’tan ‘6 yaşında çocuğa cinsel istismar’ tepkisi: Öfkeden çıldırıyoruz
Yayınlama: 12.12.2022
A+
A-

İsmailağa bağlantılı Hiranur Vakfı’nın kurucularından Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını 6 yaşındayken ‘evlendirdiği’ ve cinsel istismara maruz kalmasına yol açtığı ortaya çıkmıştı. Türkiye’yi ayağa kaldıran olayla ilgili iddianamede cinsel istismara maruz bırakılan H.K.G. yaşadıklarını ayrıntılarıyla anlatmıştı.

Öte yandan H.K.G.’nin ‘evlendirildiği’ o dönemde 29 yaşında olan Kadir İstekli ve Yusuf Ziya Gümüşel bir açıklama yapmazken daha önce anne Fatma Gümüşel’in ifade verdiği öğrenilmişti. Bakanlığın ise bu istismarı 2 yıldır bildiği Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık’ın açıklamalarıyla ortaya çıkmıştı.

İddianame olayın ortaya çıkmasından sonra kabul edildi ancak dava 22 Mayıs 2023’e bırakıldı. Davada tutuklu yargılanan tek bir sanık ise yok. Olaya tepki gösteren Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise tutuklu bulunduğu cezaevinden Halk TV’nin Sözüm Var programına konuştu.

“DERİN BİR UTANCA GÖMÜLÜYORUZ”

“Barış’a ve Emin Bey’e, tüm izleyicilere, Halk TV emekçilerine içten selam, sevgilerimizi gönderiyoruz” diyen Demirtaş, olaya ilişkin konuşmanın zorluğuna değinerek sözlerine şöyle başladı:

“Bırakın hakkında konuşmayı, düşünmesi bile zor, sarsıcı bir olayı, konuyu ele alıyorsunuz. Altı yaşında bir bebeğin, “evlilik”, “koca”, “tecavüz”, “gelinlik”, “anne ve babasının rızası” gibi ifadelerle aynı cümle içinde geçmesi bile tüylerimizi diken diken ediyor. Öfkeden çıldırıyoruz, derin bir utanca gömülüyoruz.

Sene 2022 ve biz, Türkiye’de yaşayan insan türü olarak bebeklerimizi, yavrularımızı tavuklar kadar, balıklar kadar dahi koruyamıyoruz. Üstlerine titreyemiyoruz. O halde insan olarak aklımızla, icatlarımızla, yarattığımız teknolojik dünyayla böbürlenip övünmenin hiçbir anlamı kalmıyor. Bu nedenle insanlığımızdan utanıyoruz.”

Olayın üstünün örtüldüğüne dikkat çeken Demirtaş, “Bu dehşet tecavüz vakasının sarsıcı yönünü katmerleştirense cemaat, aile, hükümet, yargı, polis iş birliğinde gerçekleşmiş veya üstünün örtülmüş olması. İşte olayın bu yönü herkesi, hepimizi öfkelendirmenin yanı sıra haklı bir korkuya, kaygıya sevk ediyor. Bu organize, bu örgütlü kötülük şu anda ülkeyi yöneten zihniyetten güç alıyor ve işte bu nedenle ‘hiçbirimiz güvende değiliz’ duygusu hepimizi teslim alıyor, hepimizi ürkütüyor” dedi.

Birçok insanın ifadelerinden dolayı gözaltına alındığını ya da tutuklandığını vurgulayan Demirtaş şunları söyledi:

Düşünün ki tivit atan öğrenci, bir sahnede şaka yapan sanatçı, bizler gibi düşüncelerini açıklayan siyasetçi, haber yaptı diye gazeteci, eşitlik ve özgürlük istedi diye Gezi direnişçileri işte bu yargının kararlarıyla hapislere atılıyor, yıllarca suçsuz yere tutuklu yargılanıyoruz, hukuksuzca cezalandırılıyoruz.

8 Martlarda, 25 Kasımlarda kadınlar, 1 Mayıslarda emekçiler, Newrozlarda Kürtler, “barınamıyoruz” diyen öğrenciler karga tulumba, işkence yapıla yapıla ters kelepçeyle göz altına alınıyorlar.

Yani bir bebeğe organize tecavüz gibi bir insanlık suçunun ortaklarına “emanetiz” hepimiz.

“BU REZALETİ YILLARDIR BİLİP DE GEREĞİNİ YAPMAYANLAR…”

Kendisinin yargılandığı duruşmalara da atıfta bulunan Demirtaş, sözlerine şu ifadelerle devam etti:

Örneğin bizim duruşmalarımız ayda 15 gün boyunca kesintisiz şekilde yapılıyor. Tutuklu şekilde, olabildiğince hızlı “yargılanıyoruz.” Ama altı yaşında bir bebeğe (çocuk demeye dilim varmıyor çünkü daha bebek) tecavüz edenler, bunun üstünü örtenler gözaltına dahi alınmıyorlar, duruşmaları altı ay sonrasına bırakılıyor.

Bu rezaleti yıllardır bilip de gereğini yapmayanlar bakan sıfatıyla halen bize, toplumsal muhalefete parmak sallıyor, hakaret ediyorlar.

Kendine din alimi diyenler çıkıp bu vahşeti açıklamaya çalışıyorlar.

“SORUN, İSLAM’I KULLANARAK TECAVÜZÜ ÖRTMEYE ÇALIŞAN AŞAĞILIK YARATIKLAR”

Diyanet İşleri Başkanlığı gibi pespayeleşmiş bir rant kurumu halen “ama”lı, “fakat”lı açıklamalar yapıp “dinimize saldırmayın” diyerek olayın vahametini dinle örtmeye çalışıyor.

İşte bu tecavüz dehşetinin korkunçluğunun katmerleşmesinin nedeni budur.

Kimsenin İslamiyet’i suçladığı yok. Ama birileri ısrarla “İslam’a saldırı var” deyip tüm inananları aynı safta toplanmaya çağırıyor. Bu tam bir rezillik, tam bir aymazlıktır! Tecavüz vahşetine tepki gösterenlerin İslam ile sorunu yok. Sorun, İslam’ı kullanarak tecavüzü, hırsızlığı, zulmü örtmeye çalışan aşağılık yaratıklardır.

“ÇÖZÜM BAĞIMSIZ, TARAFSIZ YARGIDA”

Çözüm derhal seçimdir, çözüm bu çürümeyi durduracak ve erdemli topluma geçişi kolaylaştıracak köklü bir rejim değişikliğidir.

Çözüm demokratik, açık, özgür, eşit bir toplumu var edecek olan yeni bir devlet yapılanmasıdır.

Çözüm özgürlükçü laiklikte, bilimsel eğitimde, hakça bölüşümdedir.

Çözüm bağımsız, tarafsız yargıdadır.

Çözüm bu olayda da ortaya çıktığı gibi özgür basındadır.

“DEMEK Kİ ÖZGÜR BASIN OLMASA OLMUYOR İŞTE”

Bu dehşet tecavüzü ortaya çıkarıp üstüne giden tüm gazetecilere, özellikle Timur Soykan ile Murat Ağırel’e gazetecilik cesaretlerinden ve emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Demek ki özgür basın olmasa olmuyor işte.

Umutsuz olmaya gerek yok, toplumsal muhalefet çok güçlüdür, bu gidişatı el ele vererek beraberce, mutlaka düzelteceğiz. Kimse korkmasın, enseyi karartmasın.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.