Cumhurbaşkanı ve 28. dönem milletvekili seçimlerine 5 gün kala adayların miting programları da hız kesmeden devam ediyor. Peki yapılan son anketlere göre hangi aday ne kadar oy topluyor? Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi bugünkü köşe yazısında seçimin hangi turda biteceği ve hangi adayın kazanacağına dair bir yazıyı kaleme aldı. İşte Selvi’nin o yazısı;
Seçimlere artık günler hatta saatler kaldı. Son düzlüğe girilirken, cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun oylarında ilginç bir gelişme yaşanıyor. Biliyorsunuz, seçim yasakları nedeniyle anket sonuçları yayınlanmıyor. Ama anketler yapılıyor. Yayınlanmayan son anketlerde 14 Mayıs seçimlerine ilişkin iki nokta ön plana çıkmaya başladı.
1- Seçimlere rekor seviyede bir katılım olacak. 2- Seçimler ilk turda bitiyor. 3- Erdoğan ilk turda seçimi kazanıyor. 4- Kılıçdaroğlu da tırmanışını sürdürüyor.
Buna anketçi kurnazlığı diyorlar. CHP’ye anket yapan bazı firmalar, Kılıçdaroğlu’nun yüzde 60’la kazanacağını gösteren anket sonuçları yayınladılar. Bu sonuçlara Kılıçdaroğlu dahi inanmıyordu ama onların maksadı anketler üzerinden algı operasyonu yapmaktı. Seçim yaklaştıkça bu firmalar yüzde 60 seviyelerinden yüzde 51’e kadar indiler.
Türkiye’de seçimlere katılım yüzde 85’in altına düşmüyor. Bu oran Batı ülkelerinin birkaç katı. Bu seçimlerde seçimlere katılımın yüzde 90’ın üzerine çıkacağı görülüyor. Kamuoyu araştırmalarında birkaç faktör ön plana çıkıyor. 1- Muhalefette kazanma duygusunun oluşması. 2- Erdoğan’a destek. 3- Sağ seçmende kaybetme endişesi.
Peki bu seçimler ilk turda bitecek mi yoksa ikinci tura kalacak mı? Son 15 güne kadar iktidara yakın kamuoyu şirketleri de muhalefete çalışan anket firmaları da banko ikinci tur diyorlardı. O zaman ilk turda bu iş biter diye ısrar ediyordum.
Hava döndü. İki ciddi firmanın yaptığı araştırmada “Birinci turda biter” diyenlerin oranı yüzde 65’e ulaştı. “İkinci tura kalır” diyenler ise yüzde 25’in altına düştü. Türk seçmeni belirsizliği değil, istikrarı seviyor.
Seçime 6 gün 144 saat kala en önemli soru cumhurbaşkanlığı seçimini kimin kazanacağı. Bu o kadar önemli bir soru ki İngiliz dergileri, Amerikan basını dahi devreye girdi. The Economist bırakıyor, Washington Post alıyor. Kandil’deki PKK yöneticileri dahi heyecanlandı. Kimi İmralı’nın kapısını kırıp Öcalan’ı çıkarıyor, kimi Cumhuriyet’in yüzyılı ile hesaplaşıyor, kimi Irak ve Suriye’deki PKK’ya yönelik operasyonların biteceği haberini müjdeliyor. Ülkesine ihanet edip yurtdışına kaçan FETÖ’cüler bile 15 Mayıs’a dönüş biletlerini aldıklarını duyuruyorlar. PKK ve FETÖ bu sürece “İkinci Diriliş” adını vermiş. Bir diriliş var ama o teröristlerin dirilişi değil, tam aksine bu millet bir kez daha sandıkta kendi kaderine el koymaya hazırlanıyor.
Güvenilir birkaç anketi birlikte takip ediyorum. Onların ortalamasını alıyorum. Geçen hafta Erdoğan’ın yüzde 50 bandını aştığını, Kılıçdaroğlu’nun yüzde 45 bandına yaklaştığını yazmıştım. Beklentim, son tura girilirken Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun yukarıya doğru tırmanışlarını sürdürmeleri yönündeydi. Beklediğim gibi oldu. Seçim yaklaştıkça Muharrem İnce ve Sinan Oğan’ın oyları geriliyor, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’na destek ise artıyor. Şimdi paylaşacağım sonuç; “Erdoğan mı, Kılıçdaroğlu mu?” diye sorulduğunda verilen yanıtla ilgili. İki anketin ortalamasına göre Erdoğan, yüzde 52 sınırını aştı. İstanbul mitingine rekor katılım başta olmak üzere AK Parti mitinglerine coşkulu katılım bunu doğruluyor.
Kılıçdaroğlu’na destekte de artış gözleniyor. Kılıçdaroğlu diyenlerin oranı yüzde 48’e yaklaşmış durumda. Türkiye 14 Mayıs’ta ülkeyi Erdoğan mı yoksa Kılıçdaroğlu mu yönetsin diye sandık başına gidecek.
Seçim yasakları nedeniyle oranları yayınlayamıyorum ama partilerin oy oranları milletvekili dağılımını belirleyeceği için önemli. AK Parti ve CHP oylarında da bir artış gözleniyor. Kazanma ihtimali olmayan partilerin oyları ise hızla eriyor. Hem de mum gibi. Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı CHP oylarına olumlu olarak yansımış durumda. CHP yüzde 25 bandını aştı, yüzde 30’a yaklaşıyor. AK Parti ise psikolojik direnç sınırı olan yüzde 40’ın üzerine çıktı. AK Parti son haftaya yüzde 42 seviyesinde giriyor.
BU seçimlerde Muharrem İnce’nin maruz kaldığı siyasi linçle kimse muhatap olmadı. Muharrem İnce’ye çekil baskısının son ana kadar devam etmesi bekleniyor. Ama ilginç olanı Muharrem İnce’nin çekilmesi dahi Kılıçdaroğlu’nun kazanmasına yetmiyor. Çünkü İnce’den giden oylar akın akın CHP’ye akmıyor. Sinan Oğan ise son günlerde yakaladığı yükseliş trendini korumaya çalışıyor. Son hafta Sinan Oğan’ın arkasındaki rüzgâr durmuş durumda.
Ben muhalefetin yerinde olsaydım, Kılıçdaroğlu’nun kampanya ekibinde yer alsaydım AK Parti’nin Kayseri ve İstanbul mitinglerini masaya yatırırdım. AK Parti siyasi hayatının en zor seçimlerinden birine giriyor. Ama sandık açıldığında görülecek ki Cumhurbaşkanı Erdoğan siyasi hayatının en parlak zaferlerinden birine imza atacak.
Peki neden? Bunun birçok nedeni var. Ama muhalif kesimin görmek istemediği bir nokta var. Sağ seçmende bir dip dalga yaşanıyor. Sessiz milyonlar ses veriyor. Aşağılanan, parmak sallanılan, tehdit edilen muhafazakâr seçmen sandıkta bir ders vermeye hazırlanıyor. Seçim kararı alındığında AK Parti’ye oy vermesi bile şüpheli olan insanlar miting meydanlarına koşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu dalgayı görmüş durumda. Erdoğan’ın, “Dergi kapaklarından millete parmak sallayanların tehdidi sökmez” çıkışı miting meydanlarında en çok alkışı alıyor. PKK desteği, Kandil’deki terör baronlarının Kılıçdaroğlu lehine yaptığı açıklamalar milletin kanına dokunuyor. Erdoğan, “Biz bu CHP’ye, Kandil’e, İP’e vatanımızı böldürtmeyiz” deyince seçimin havası değişiyor. Bu iki duygu dalga dalga yayılıyor. Soğan ve patates fiyatları, ekonomik zorluklar bir gerçek ama tehdit dili ve bölünme korkusu onların üzerinde bir “vatan” duygusunun oluşmasına neden oluyor.
14 Mayıs şimdiden seçimden önce bir anlam kazandı. Zaten 14 Mayıs 1950 seçimleri de seçimden önce bir anlam taşıyordu. O nedenle “Beyaz Devrim” denildi. Yine bir 14 Mayıs’ta sandıktan yeni bir “AK devrim” çıkarsa kimse şaşırmasın.