Son yıllarda dolandırıcılar, farklı sektörlerdeki faaliyetlerine hız kesmeden devam ederken, en çok tercih ettikleri yöntemlerden biri banka hesapları üzerinden yapılan kredi dolandırıcılığıdır.
Özellikle, bireylerin kendi bilgisi dışında kredi çekilmesi, mağduriyetlere yol açmakta ve vatandaşlar, haklarını savunabilmek için mahkemelere başvurmaktadır.
Kredi dolandırıcılığı son dönemde giderek daha yaygın hale geldi. Çoğu zaman mağdurlar, adlarına kredi çekildiğinden ve bunun farkına vardıklarında borçla baş başa kaldıklarından habersizdirler.
Kredi başvuruları genellikle, kişilerin telefonlarındaki bankacılık uygulamaları kullanılarak gerçekleştirilir. Bu durum, kredi sahiplerinin bilgisinin dışında ve onayları olmadan yapılmaktadır.
Bir mağdur, bankanın kendisinden ödeme talep etmesi üzerine hukuki yola başvurdu. Mağdur, adına 100 bin lira kredi çekildiğini ve hesabından 49 bin 437 lira kullanıldığını öne sürdü. Bu nedenle borçlu olmadığına karar verilmesi için Ankara Tüketici Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme, davacının haklı olduğuna karar vererek, mağduru destekledi.
Bu tür davaların her biri, kendi özel koşulları ve delilleri ışığında değerlendirilmelidir. Hukukçular, mahkemenin verdiği kararın sadece bu davada geçerli olduğunu ve emsal teşkil etmediğini belirtiyor. Her davanın ayrı bir değerlendirmeye tabi tutulacağı ifade edilmektedir.
Bu tür dolandırıcılıklara karşı alınacak önlemler ve dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında farkındalık oluşturulması, mağduriyetlerin önlenmesinde önemli bir adım olacaktır.
NTV’de yer alan haberde, Mahkemenin kararını yorumlayan Avukat Umut Metin, “Bankanın güvenlik örneği almadığı sonucuna erişiliyorsa, bankanın müşterinin zararını karşılaması gerekecektir. Bu olağan, beklenen bir durumdur. Bağlayıcı bir kararın olabilmesi için bunun Yargıtay iştihadini birleştrime şeklinde tezahür etmesi gerek. Bir yerel karar sadece o dosyanın tarafları için geçerlidir” değerlendirmesinde bulundu.