Lokman hekim van hastanesi kalp ve damar cerrahisi uzmanı prof. dr. halil başel, masada kalırsın, felç olursun denilen 150’den fazla hastayı sağlığına kavuşturdu.
Lokman Hekim Van Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel, “Masada kalırsın, felç olursun” denilen 150’den fazla hastayı sağlığına kavuşturdu.
Lokman Hekim Van Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel, 20 yılda yaptığı 300 glomus tümörü ameliyatı ile büyük bir başarıya imza attı. Yaptığı 300 glomus tümörü ameliyatı ile dünyada ilk sırada yer alan Prof. Dr. Halil Başel, Van’ı glomus tümörü merkezi haline getirdi. Türkiye’nin 81 ilinin yanı sıra dünyadan birçok hastayı kabul eden Başel, “Glomus tümörü, ender görünen bir tümör. Kitaplarda; ‘bir hekim hayatı boyunca bir ya da iki tane görür, bir tane yaparsa da çok şanslıdır’ diye geçen bir hastalık. Ben 33 yıllık hekimim. Hekimlik hayatımın nerdeyse ilk 10 yılında bu tümörü hiç görmedim. Ne ihtisas süremde, ne uzman olarak çalıştığım süreçte görmedim. İlk olarak Van’a geldiğimde gördüm. Van’a geldiğimde sadece kitaptan gördüğüm bir hastalıktı ama burada üst üste hastalar gelince bunların tedavisini yapmamız gerektiğini düşündüm. 20 yıldan fazladır bu ameliyatları başarılı bir şekilde Van’da yapmaktayız. İlk zamanlarda sadece Van ve bölgenin hastalarını yapıyorduk. Çok yoğun olmuyordu. Son 20 yılı ele aldığımızda, özellikle son 5-6 yılda 15 yıllık vakayı yaptık. Yaklaşık 300’den fazla vaka yaptık ki, bunun 150’ye yakını dışarıdan gelen hastalar. Bu dışarıdan gelen hastaların büyük bir kısmı da ‘masada kalır, felç olur, çıkarılmaz’ denilen hastalar” dedi.
“Glomus tümörü, beklemekle kaybolmuyor”
Özellikle il dışından gelen hastaların glomus tümörlerinin çok büyük olduğuna dikkat çeken Dr. Başel, “Glomus tümörü ender görülen bir hastalık olduğu için hekimlerimizin hastalığa yaklaşımlarında sıkıntı var. Bunların büyük bir kısmı 5-6 yıldır takip ediliyor. Tabi o zaman tümörler küçük olduğu için doktor ‘takip edelim’ diyor. Sonra tümör büyüyünce de ‘bu çok büyüdü ve ameliyatla çıkarılamaz’ diye hikayeleri var. Şunu özellikle vurgulamak istiyorum. Bu tümör, beklemekle kaybolmuyor, hatta en hızlı büyüyen tümörlerden biri. Çünkü glomus tümörü, vücudun en çok kan alan organı, beyin gibi düşünürsek, beynin 4 katı fazla kan alıyor. Direk atardamardan kanı alıyor. Ne kadar çok kanlanırsa, o kadar hızlı büyüyor. Ya da biyopsi almaya çalışıyorlar ki bu da hatadır. Buradan özellikle hekimlerimize sesleniyorum. Bu konuda takip edilen hastalar varsa bunu beklemek en büyük hata. Bizim işimizi de en çok o zorlaştırıyor. Normalde bir santimlik bir tümör hiçbir riski yokken, 6-7 santimlik tümörde hastaya bir sürü komplikasyon anlatmamız gerekiyor. Çünkü tümör şah damarını sardığı zaman damarı değiştirmemiz gerekiyor. Yine beyinde etkilenme riski oluyor ama tümör 1, 2 veya 3 santimken hiçbir komplikasyon gelişmeden çıkarabiliyoruz. Yani takipten ziyade, yapan hekimi bulup bir an önce bu tümörün çıkarılması en doğrusu. Bunun yanında bazı yerlerde de çıkarılabilecek bir tümör, olmasına rağmen direk ışın tedavisine gönderiliyor. Bu da yapılan ikinci bir hata. Çünkü ışın tedavisi her zaman tümörü tamamen yok etmiyor. Işın tedavisinin kendisinin de bir sürü yan etkileri var. Bunun yanında hasta ameliyat şansını da kaybediyor. Benim böyle hastalarım var. Işın tedavisi almış ama tümör büyümeye devam ediyor. Şimdi ne ameliyat yapabiliyorsunuz ne de başka tedavi yapabiliyorsunuz” ifadelerini kullandı.
“Van’ı Türkiye’nin merkezi yaptık”
Van’ı glomus tümöründe Türkiye’nin merkezi yaptıklarına değinen Başel, “Türkiye’de bir yılda ameliyat edilen hastaların yarısını biz Van’da yapıyoruz. Diğer yarısı da Türkiye’nin diğer illerinde yapılıyor. Bu kadar ciddi rakamlara ulaştık. Van’ı bu konuda merkez yaptık. Artık insanlar glomus tümörü tanısı alınca mutlaka bize danışıyorlar. Bu da sevindirici bir şey. Eğitim sürecinde hiç görmediğim bir hastalıktan dolayı şu an Türkiye ve dünyada bu kadar büyük rakama ulaşan hekim yok. Birçok üniversite hastanesinde masadan kaldırılan hastaların burada tümörünü çıkardık ve sağlığına kavuşmalarına vesile olduk” diye konuştu.
“Tek hekimin 300 vakaya ulaşma şansı dünyada yok”
Glomus tümöründe başarılı olmanın en büyük nedeninin çok vaka yapmalarından kaynaklandığını belirten Dr. Başel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Batıda da bu işi yapan çok iyi hekimler var ama bir şeyi ne kadar çok yaparsanız, el melikeniz o kadar gelişiyor. Bizim bunu iyi yapmamızın sebebi çok yapmamızdan kaynaklanıyor. İlk zamanlarda böyle tümörleri yaptığımızda iki gün stresten uyku uyuyamıyorduk. Şimdi ise hasta geldiği gün tümörünü çıkarıyoruz ve dördüncü gün taburcu ediyoruz. O kadar sıradan ameliyatlar haline gelmesinin tek sebebi çok yapmamızdır. Mesela geçen sene aralık ayında 12’ye yakın vaka yaptık ki, bu çok ciddi bir rakam. Koşuyolu Hastanesi’nin 45 yıllık deneyimi sadece 9 vaka. Şu an ne kadar olmuş bilmiyorum ama o zaman öyleydi. Türkiye’nin en büyük kalp hastanesinde böyle bir rakam vardı. Bu 300 rakamı çok büyük bir rakam. Tek başına bir hekimin 300 vakaya ulaşma şansı dünyada böyle bir rakam yok. Hatta yarısı bile yok.”
“Tek hedefim bir asistan yetiştirmek”
Türkiye’nin yanı sıra yurt dışından da hasta kabul ettiğini belirten Başel; Nahçıvan, Azerbaycan, İran, Irak, Etiyopya, İngiltere, Belçika, Almanya ve Somali’den hasta kabul ettiğini söyledi. En büyük hedefinin bir asistan yetiştirmek olduğunun altını çizen Dr. Başel, “Glomus tümörlerinde belli bir tecrübemiz gelişti. Benim bundan sonraki en büyük hedefim, glomus tümörü ile ilgili bir asistan yetiştirmektir. Çünkü edindiğim bu tecrübelerin benden sonra yok olmasını istemiyorum. İnşallah bu konuda talip olan birisi olursa, niyetim Lokman Hekim Üniversitesi aracılığıyla bu konuda asistan yetiştirmeyi çok istiyorum” şeklinde konuştu.
İHA