Son 10 yılda iklim değişikliği noktasında büyük değişimlerin yaşandığı, yağış oranlarının alt üst olduğu, su seviyelerinin ciddi anlamda düştüğü bölgede ve Van’da susuzluk endişesi sürüyor. Son yıllarda sadece Van’ın değil tüm Türkiye’nin sorunu olan kuraklık konusu tartışılmaya devam ederken, alınan yağışlar yetersiz kalmaya devam ediyor.
Van Gölü’nün hiç olmadığı kadar çekildiği ve kentin su kaynaklarındaki seviyenin düştüğü süreçte uyarılar ve açıklamalar yapılırken, kentin ve bölgenin su ve yağış konusundaki sıkıntılı durumu istatistiklere, haritalara ve uydu görüntülerine de yansımaya devam ediyor. Yeterli yağışın alınmadığı kış sona ererken su sorunu bir kez daha gündeme gelirken Konuyla ilgili Şehrivan’a görüş veren Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, susuzluğun ve kuraklığın geçmişte büyük göçler ve ölümler meydana geldiği gerçeğini hatırlatarak iklim değişikliği ve kuraklık konusunda bir kez daha uyarılarda bulundu.
AKKUŞ VE DAĞER’DEN KURAKLIK UYARILARI
Kış mevsiminde eksi derecelerle rekor kıran Van’da beklenilen yoğun ve kente yetecek yağışlar bu yıl da gerçekleşmedi. Son iki ayda görülen kar yağışlarına rağmen beklenen yoğunluk yine görülmezken kentin su kaynakları, kuraklığı ve yaşayacağı olası su sorunları bir kez daha gündem oldu. Kentin geleceğini tehdit eden iklim değişikliği ve kurak mevsimler devam ederken konuyla ilgili Şehrivan’a görüş veren Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş ve Van Gölü Aktivistleri Derneği Başkanı Ali Emrah Dağer sürecin olası sonuçları ve alınması gereken tedbirleri dile getirdi.
AKKUŞ: GEÇMİŞ YILLARDA BÜYÜK İNSAN ÖLÜMLERİ MEYDANA GELMİŞ
Kuraklığın ciddi sonuçlar doğurabileceğine dikkat çeken Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, geçmiş yıllarda yaşanan kuraklıktan söz ederek sözlerine şöyle başladı: “Türkiye olarak bulunduğumuz coğrafya orta enlemlere yakın, yarı kurak olarak ifade edilen bir coğrafya. Yarı kurak iklimin bir tık altı kurak iklim demek. Bizler bulunduğumuz Anadolu coğrafyasını hep uygarlıkların beşiği olarak tanımlarız fakat Anadolu aynı zamanda uygarlıkların mezarlığını oluşturur. Çünkü geçmiş yıllarda yaşanan büyük kuraklıklar nedeniyle Anadolu’da çok büyük insan ölümleri meydana gelmiş, çok büyük kıtlıklar meydana gelmiş. Özellikle 1590’larda, 1800’lerin sonuna doğru öylesine kuraklıklar meydana gelmiş ki diğer tarihi kayıtlara baktığımızda Diyarbakır’dan buraya buğday sevkiyatlarını ve buğday sevkiyatındaki güçlükleri görüyoruz.”
GEÇMİŞ YILLARDA BÖLGE İLLERİ ÇOK ACI TECRÜBELER YAŞAMIŞ!
Kuraklığın etkisini anlatan Akkuş, “Öylesine olmuş ki 1800’lü yılların sonunda Bingöl’de, Diyarbakır’da köylüler tamamen şehirlere akın etmişler bir tas çorba bulabilmek için. Günümüzde ulaşım imkanlarının gelişmesi, iletişimin gelişmesiyle beraber tarımsal alanda daha fazla ürün elde edebiliyoruz. Ulaşım imkanlarıyla beraber bir yerden bir yere gıda sevkiyatı kolay yapabiliyoruz. Fakat teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin eğer su yoksa insanlığın dünyada var olduğu gündeki medeniyete dönmüş oluyorsunuz. Kapınızın önünde son model bir arabanız dahi olsa eğer tarlanızda buğday yoksa hiçbir anlam ifade etmiyor” dedi.
İKLİM MÜLTECİLİĞİ UYARISI
Akkuş, iklim mülteciliğinden söz ederek şunları aktardı: “Özellikle son 5 senedir ülkemiz ve dünya genelinde çok ciddi bir buğday, gıda, iklim krizi mevcut. Çünkü iklim kriziyle birlikte birçok sorun tetikleniyor. İlk önce ekonomik sorunlar sonra sosyal sorunlar tetikleniyor. Hatta şu an dünyanın en önemli gündem maddelerinden birisi iklim mültecileri konusu. 2050 yılına kadar dünyada yaklaşık 250 milyona yakın insanın iklim mültecisi olması bekleniyor. İşte bu noktada çok kırılgan bir coğrafyadayız. Çünkü topraklarımız yarı kurak iklimde ve hızla kurak iklime doğru gidiyor. Ortadoğu coğrafyasından bize doğru belki de iklim mültecisi gelecek.”
KAR VARSA BEREKET VAR!
Akkuş, “Şehirler arasında birçok yerler değiştirilecek. İşte bu noktada Van Gölü Havzası ayrı bir öneme sahip. Çünkü Van Gölü Havzası kuraklığa karşı çok daha hassas, çok daha kırılgan bir yapıya sahip. Van Gölü Havzası’nı bu kadar kırılgan yapan yapı kapalı bir havza olmasından kaynaklanıyor. Kapalı havza dediğimiz Van Gölü Havzası’ndan dışarıya doğru herhangi bir su çıkışı yok. Havzadan da dışarı herhangi bir su girişi yok. Tamamıyla kendi yağıyla kavrulmak zorunda olan bir coğrafyadayız. Ortalama yükseltisi ülkemizin en yüksek olan coğrafyalarından birisi Van Gölü Havzası ve havzanın bütün su bütçesini temel iki dinamik değişken oluşturuyor. Havzaya su girdisi, kar ve yağmur yağışıyla olurken su çıkışı ise buharlaşma ile meydana geliyor. Bu yüzden iklimin soğuk olduğu, kar yağışının bol olduğu dönemlerde havzada bereket oluyor. Çiftçinin ürünü artıyor ve Van Gölü su seviyesinin düşmediğini hatta yükseldiğini görüyoruz” dedi.
“TEDBİRLER ALINMALI”
Kuraklık için tedbirlerin alınması gerektiğini dile getiren Akkuş, “Kuraklığa sebep olan faktörleri düşünmemiz, uzun vadede buna yönelik faaliyetler yapılması lazım. Havzada salma sulama, vahşi sulama dediğimiz yöntemlerden vazgeçilmesi gerekiyor. Çok su isteyen bitkilerin ekiminden vazgeçmemiz lazım. Suyun her bir damlasını altın şeklinde görmemiz lazım. Tedbirler, önlemler alınmalı” diye aktardı.
DAĞER: İKLİM KRİZİ KENDİSİNİ ÇOK FAZLA HİSSETTİRİYOR
Öte yandan Van Gölü Aktivistleri Derneği Başkanı Ali Emrah Dağer de konuyla ilgili görüşlerini paylaşarak iklim değişikliğine vurgu yaptı, “Aşırı sıcaklık, yağışlarda sapmalar, kuraklık ve mevsimsel değişikliklerde bozulmalar bütün canlıların yaşamlarını olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Bu etkilerden kaynaklı göllerde küçülmeler, sulak alanlarda canlı popülasyonu dengelerinin bozulması ve içme su kaynaklarında azalma vb. birçok sorunlarla etkilerini göstermektedir. İklim krizi kendisini çok fazla hissettiriyor. İklim krizini tetikleyen sebepleri incelediğimizde her zaman aktardığımız sorunlar görünüyor. Karbon salınımının yüksek olması ve sera gazlarının artması, fosil yakıtların kullanımının azalmaması, ormanların yok edilmesi gibi sorunlar İklim krizini tetiklemektedir. Dünyanın giderek ısınması iklim krizini arttıracaktır. 2022 yılında birçok ülkede sıcaklık rekorlar kırdı. Önlemler alınmaz ise çok kötü zamanlar bizi bekliyor olacaktır” dedi.
“VAN’DA ÖNEMLİ DERECEDE YAĞIŞLARIN AZALDIĞINI GÖRÜYORUZ”
Dağer, “Bütüncül olarak bakıldığında dünyanın her yerinde iklim krizi etkilerini görüyoruz. Ülkenin farklı yerlerinde birkaç yıldır sıcaklıklar normalin üstünde seyrediyor. Kentimiz özelide Van’da önemli derecede yağışların azaldığını görüyoruz. Sıcaklıkların artması ile birlikte bütün su kaynaklarında önemli derecede azalma meydana geleceğini tahmin ediyoruz” diye konuştu.
“ÜLKELERİN ÖNLEM ALMASI GEREKİYOR”
Kuraklığın uydu görüntülerine yansımasını da değerlendiren Dağer, “İklim krizi kendisini her alanda gösteriyor. Uydu görüntülerine de yansıyan havzanın bütününde ve ülkemizin bütününde yağışların yeterli derecede olmadığını görüyoruz. Oldukça üzücü olan bu durum için ülkelerin önlem alması gerekiyor. Temiz enerjiye geçmemiz gerekiyor. Fosil yakıtların kullanımının azalması gerekiyor. Mutlak bir değişim ile mümkündür” diye konuştu.
KAYNAK: Şehrivan Gazetesi