6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6’lık iki büyük deprem meydana geldi. Depremden Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ illeri etkilendi. Depremde on binlerce kişi hayatını kaybetti, çok sayıda bina yıkıldı ve yüzbinlerce bina da hasar gördü. Depremden 13.5 milyon vatandaşın etkilendiği söylenirken, bunların yarısı kadınlardan oluşuyor. Asrın felaketi olarak nitelenen depremlerin ardından çok sayıda depremzede deprem bölgesinden Türkiye’nin birçok il ve ilçe merkezlerine giderken, çoğu da yaşadıkları kentlerde kaldı.
6 Şubat’ta meydana gelen depremler; kadın, erkek, çocuk her yaştan insanı derinden etkiledi. Hayatın her alanında zorluklarla mücadele eden kadınların yaşadığı zorluklar, felaketten sonra daha da arttı. Deprem sonrası Van’a gelen kadınlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün buruk geçtiğini dile getirdi.
Kadın ve kız çocuklarının birçoğu da deprem bölgesinden başka illere gitti. Bu illerden biri de Van oldu. 2011 yılında yaşanan iki depremden etkilenen Van’da, yine çok sayıda kadın depremzede Van’da misafir ediliyor. Bugün 8 Mart Kadınlar Günü ve çok sayıda depremzede kadın ve kız çocuğu bu günü buruk geçiriyor. Geçen yıl bu vakitlerde sevinçle, mutlulukla geçirdikleri günü ardında bırakarak Van’a gelen kadınlar, hayatın zorluklarına karşı daha çok güçlü ve mücadeleci olacaklarını söylüyor.
“ DEPREMDEN DOLAYI BİNLERCE KADIN DA VAN’A GELDİ “
Depremin ardından Gaziantep’ten Van’a ailesiyle gelen Sıla Taş, Eminpaşa Mahallesi’nde misafir ediliyor. Konuyla ilgili Şehrivan’a konuşan Taş, depremden etkilenen kadınların yükünün arttığını fakat mücadeleyi bırakmayacaklarını söyledi. Taş, deprem anını anlatarak söylerine şöyle tamamladı: “Ben yurtta kalıyorum. Öğrenciyim. Ailemden ayrı yaşadım depremi. O an ki en büyük korkum da ailemden uzak olmamdı. Deprem sürecinde o gece hiçbir şekilde uyuyamadım. 4:17’de deprem meydana geldi. 4:16’da bir ses geldi. O sesi aldıktan sonra kalktım. Sesten sonra sallanmaya başladı. Biz odada 3 kız arkadaştık. İlk sarsıntı durur durmaz kendimizi dışarı attık. Sonrasında telefonlarımızı almak için hemen içeri geldik. Önemli olan eşyaları aldık ve dışarı çıktık” dedi.
“DEPREMZEDE KADINLARIN YÜKÜ ARTTI “
Taş, “Dışardayken 2’nci depreme yakalandık. O an çok kötüydü. Elim ayağım titrediğinden ailemi arayamadım. Aileme bir şey olduğundan çok korktum. Elhamdülillah aileme bir şey olmadı. Ben akşam 20:00’ye kadar aileme ulaşamadım. Okulun spor salonunda bekledim. Akşam babam gelip beni aldı. Ailemin yanında olmak daha kötü etkiledi beni. Depremle birlikte o da olunca çok kötü hissettim” dedi. Van’a gelişlerinden söz eden Taş, “Pazartesi akşamı arabada kaldık. Benim Van’da bir amcam yaşıyor. Babam onları aradı. Benim amca oğlum Gaziantep’e geldi. Ailemden birkaç kişiyi alıp Van’a getirdiler. Ben, babam ve dayım otobüsle Van’a geldik. Salı günü ailem Van’daydı, biz de Çarşamba günü Van’a vardık. AFAD’dan bize bir mesaj geldi, depremzedelerin başka ile takviyesi olacak diye. Gazianteplilerin İzmir’e takviyesi yapılacaktı. Biz buradaki belediye ile görüştük. Bize Van’da kalabileceğimizi ve yardımcı olacaklarını söylediler. Biz de Van’da kalmayı tercih ettik çünkü bizim İzmir’de akrabamız yok. En azından Van’da akrabalarımız var. Mesut Muhtar bize daire ayarladı. Benim babam tekrar Antep’e gitmek zorunda kaldı çünkü biz hiçbir şeyimizi almadan gelmiştik. Babam Antep’e gidip, işlerini halledip geldi. Babam şu an işsiz. Belediye olsun, muhtar olsun, komşularımız olsun herkes elinden geldiğince destek olmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.
“KADINLAR BU SÜREÇTE DE DAHA GÜÇLÜ VE MÜCADELECİ OLMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Kadınların özellikle felaketlerde daha çok mücadeleci olduklarını aktaran Taş, “Depremde en çok yük annelere düşüyor bence. Biz her şekilde toparlanırız. Anneler çocuklarının korkularını her an içinde yaşıyor. Her an o korkuyla yaşıyor. Kadınlar felaketlerde çok daha mücadeleci oluyorlar. Kadınlara hep hayrandım. Toplumun ‘kadın yapamaz’ dememesi için elinden gelenin fazlasını yapan kadınlar var. Kadınlar bu süreçte de daha güçlü ve mücadeleci olmaya çalışıyorlar” diye konuştu.
“İNSAN ALIŞTIĞI YERDEN, SEVDİKLERİNDEN AYRILINCA ÇOK KÖTÜ BİR RUH HALİNE GİRİYOR”
Taş, Kadınlar Günü’nün buruk geçtiğini belirterek, “İnsan bir sonraki adımının ne olacağını bilemiyor. Biz kadınlar gününü burada geçireceğimizi bilmiyorduk. Kadınlar Günü buruk geçiyor. Buraya geldik. Burada da her şeyi en güzel şekilde geçirmeye çalışacağız. İnsan alıştığı yerden, sevdiklerinden ayrılınca çok kötü bir ruh haline giriyor” dedi. Taş, “İnsanların o kadar çok yarası var ki. Hangisinin yarasına merhem olacağımızı bilemiyoruz. Allah herkesin yardımcısı olsun. Çok acı. Okuldan bir arkadaşımı kaybettim. Ailesinden sadece annesi sağ kaldı. Bunun gibi bir sürü örnek var. Allah onların yardımcısı olsun. Canlarından can gitti. Bize bir şey olmadı. Malın da önemi yok” diye aktardı.
DÖNMEZ: FELAKET YAŞADIK AMA HAYAT DEVAM EDİYOR!
Depremden sonra Malatya’dan Van’a gelen depremzede Esra Dönmez, orada çalıştığını ifade ederek, şunları söyledi: “Malatya’da ve diğer birçok şehirde dünyada eşi olmayan bir felakete şahit oldum. Aslında psikolojik olarak yaşadığımız felaketi üstümüzden bir türlü atamıyoruz. Ancak çağrı merkezinde çalıştığım için bir yandan da işimle uğraşıyorum. Dünyanın şehit olduğu büyük bir yıkım ve acı yaşadık ama buna rağmen hayat devam ediyor. Van’da depremzedelere ciddi bir destek var ve bende bu kültüre yabancı olmadığım için kardeşlerimle birlikte hemen buraya adapte oldum. Malatya’nın hayalet bir şehirden farkı yok. İnsan havasını solduğu şehri elbette ki çok özler. Bizde oraları ve arkadaşlarımızı çok fazla özlüyoruz. Depremden sonra geldiğimizde inanılmaz bir dayanışmanın olduğunu gördük. Herkes bize ciddi anlamda yardımcı oluyor ve buda bizi mutlu ediyor” ifadelerini kullandı.
“BİR YANIM BURUK” Dönmez, “
Malatya’da kaldığımız bine ağır hasarlıydı ve Allah bizi kurtardı. Buna rağmen hayat devam ediyor ve hayatımızı sürdürmemiz gerekiyor. Benim gerçekleştirmem gereken hayallerim var ve bunun için mücadele etmek zorundayım. Maddi ve manevi anlamda bir yerde tutunmak zorundayım. Psikolojik olarak çökük bir durumdayız ama güç bakımından erkeklerden daha güçlü olduğumun kanaatindeyim. Felaketten kurtulup hayata tutunmaya çalışabiliyorsak, bu da bizim güçlü olduğumuzu gösterebiliyor. Kadınların kendi başının çaresine baktığı ve kendi ayakları üstünde durduğu bir dönemdeyiz. Hiç kimseye ihtiyaç duymadan yaşayabildiğimizi gösteriyoruz. Ancak kadınlar gününü kendi memleketimde geçirmediğim için de bir yanım buruk. Aslında geçmiş senelerle bu seneki özel günleri kıyasladığınız zaman insan çareyi üzülmek ve ağlamakla buluyor. Her şeye rağmen yaşıyoruz ve yaşanılan deprem de bize hayatın ne kadar ucuz olduğunu bir kez daha gösterdi.”
KAYNAK: Şehrivan Gazetesi