Büyük depremlerden sonra Türkiye genelinde olduğu gibi Van’da da olası bir deprem endişesi sürerken, Şehrivan TV’ye konuk olan Van YYÜ Jeolojisi Mühendisi Dr. Öğr. Üyesi Ali Kılıçer de kentin deprem gerçeğini bir kez daha hatırlattı.
Herkesin “Van’da deprem olur mu?” sorularını yönelttiği süreçte Van ile ilgili rahatlatan açıklamaların yanında olası tehlikelerden de söz eten Kılıçer, uzun süredir sessiz kalan Çaldıran fayına dikkat çekti.
Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ili etkileyen deprem Türkiye’yi yasa boğdu. Ardı ardına yaşanan 7.7 ve 7.6’lık depremler bilim dünyasında da şaşkınlık yaratırken tüm kentlerde yeniden deprem endişesi yaşanmaya başladı. Bu illerden birisi de her iki depremin de sarsıntısını yaşayan Van oldu. Yaşanan sarsıntılar sonrası gözler yeni depremler olup olmayacağına, bu depremlerin olası bir Van depremini tetikleyip tetiklemeyeceği konusunda sorular yöneltilmesine çevrildi. Kafalarda ciddi soru işaretleri varken Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Jeolojisi Mühendisi Dr. Öğr. Üyesi Ali Kılıçer ise Şehrivan TV’de Ömer Aytaç Aykaç’ın sunduğu, Hal Böyleyken Deprem Özel programına katılıp bu sorulara yanıt verdi. Kılıçer Van’ın depremselliği ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunurken Çaldıran fay hattını işaret etti. Kılıçer ayrıca kentle ilgili güncel tüm ihtimalleri dile getirdi.
Şehrivan TV’ye konuk olan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Jeolojisi Mühendisi Dr. Öğr. Üyesi Ali Kılıçer, “2011 yılından önce kimse Van fayından bahsetmiyordu. Tarihsel dönemde Van’da her hangi 7,2’lik bir depremimiz yok. 2011 yılından önce Van’ın depremsellik haritası sarıydı ve iki yıkıcı depremden sonra kırmızılaştı. Türkiye’deki her bölge çok riskli, fay hatları kırıldığı zaman o bölgeler kırımızı alana dönüşüyor. 5-6 Şubat’ta 10 ilde meydana gelen deprem ve Van’daki depremler aynı sistemde değil. Yani meydana gelen depremin enerji yükü Van’da boşatılacakmış gibi algılar var ve bu algılar tamamen yanlış. Van’ın bu depremlerle bir ilişkisi yok. Ancak deprem bölgelerinde yaşanılan depremi bizde hissettik ve artçı depremlerde yine sallanabiliriz. Yani tedbirli olmakta fayda var.”
Van’da büyük bir deprem beklenilmediğini açıklayan Kılıçer, “Kısa vadede bir deprem beklemiyorum. Van YYÜ Jeoloji ve Jeofizik bölümünde ciddi çalışmalar yapılıyor. 2011 yılından bu yana yapılan yoğun çalışmalarla birlikte Van’da 11 tane aktif fayımızın olduğunu gördük. Van’daki insanların depreme farkındalığı daha yüksek, çünkü bu bölge zaten büyük depremler yaşadı. Deprem içinde iki unsur çok önemli zemin ve yapı hayati önem taşıyor. Bu iki şarta bağlı olarak binaların yapılması gerekiyor. Van’ın ise zemin anlamında çok iyi durumda olduğu söylenemez. Gevşek yerleşim yerleri depremde risk taşır ve Van’da da sert bir zemin söz konusu değil. Yapılan tüm çalışmalarda bunu gösteriyor. Sert yerleşim yerlerinde deprem dalgalarının hareket alanları daralır ama yumuşak zeminde geniş deprem hareketleri meydana gelir.” İfadelerini kullandı.
Van’da 5 metrede bir su çıktığını söyleyen Kılıçer, “Birçok mahalle dere yatağında kurulmuş ve bize bunların üstüne yüksek bina yapıyoruz. 2011 depreminden sonra gördük ki Van’daki yapı stoku da çok istenilen düzeyde değil. Van, kentsel tasarım, zemin ve yapı stokunda sınıfta kalmış bir kent. Bunlar ise bizim için ciddi bir risk teşkil ediyor. Deprem gerçeğimiz var ve Erçek’in kuzeyi ile Başkale sınırında orta ölçekli depremlerin olacağını belirtiyorduk ve oralarda depremlerde meydana geldi ve gelebilir. Ancak 7 büyüklüğünde bir deprem beklemiyoruz. Biz büyük deprem kotamızı Van merkezde doldurduk. Tüm bunlar dışında Van’da 7’den büyük bir depremin olacağı alan Çaldıran’dır. Çünkü buradaki sismik aktiviteye baktığınız zaman kentteki büyük depremlerde bile bir hareketlilik göremedik ve bu çok tehlikeli.”
“Bir fay uzun süre hareket etmiyorsa ve depremleri umursamıyorsa çok tehlikelidir. Çaldıran fayı ile İstanbul fayı aynı durumu sergiliyor. Bu faylar kırılırsa yıkıcı etkisi büyük olur. Kısa vadede büyük bir deprem beklemiyorum ama orta vadede 7 üzerinde Çaldıran’da bir depremin olması mümkün. Tektonik hareketliliği yüksek olan yerlerde her zaman sürpriz depremler beklenebilir. İran’da da 7 üzerinde bir deprem olsa yine biz çok ciddi etkileniriz. Bunların yanında Bingöl’ün kuzeyinde iki tane sismik boşluk var ve buraların kırılması da bizi çok ciddi etkileyebilir. Türkiye’nin tamamı deprem ve afetle yaşamayı bilmeli ve tedbirleri almalı.” Dedi.
Türkiye deprem haritasını inceleyerek, çok ciddi bir riskle karşı karşıya kaldığımızı bir kez daha hatırlattı. Kılıçer, “Deprem açısından baktığımız zaman 59 il ve yaklaşık 60 milyon insanın bir riskle karşı karşıya kaldığını görüyoruz. Vatandaşlarımız artık bu riskin farkına varmalı ve kamu kurumlarını zorlaması lazım. Kendi binalarının durumunu tespit ettirmeleri gerekiyor. Tek bir kurumun yapacağı işler değil, eğer bina 10 yıl ve üzeriyse deprem performans analizi mutlaka yapılmalı. Bu performans analizi bize binanın durumunu anlatır. Bu analizi genele yayıldığınız zaman bir kentsel dönüşüm projesinin başlamasını da sağlar. Çünkü yapılan testler ve analizler her şeyi görünür hale getirir. Hatta devlette performans analizini zorunlu hale getirmesi lazım. Bunu yaparken de vatandaş için çözüm önerileri de olmalı.” Dedi.
Deprem çantasının önemine vurgu yapan Kılıçer, son olarak cümlelerini şöyle tamamladı: “Her evde bir tane deprem çantası hazırlanmalıdır, çünkü depreme ne zaman yakalanacağımız belli değil. Özellikle kuru gıda, ilaç ve birçok malzeme gibi telefon şarjları için mutlaka powerbank olmalıdır. Çanta içerisi mevsimlere göre hazırlanmalı ve sürekli malzemeler güncellenmeli. Bunun yanında evdeki eşyaların sabitlenmesi gerekiyor ve bize en az zarar verecek ortamları tespit edip gerekli pozisyonları alabilmemiz gerekiyor. Kendi evimizi bir deprem tatbikatı gibi görüp analiz etmemiz gerekiyor. Birde deprem anında ilk olarak 17 saniye kuralı var ve bu saniyeler içerisinde binayı terk edebiliyorsanız hemen çıkmanız lazım. Bunları bilmemiz ve aile içi toplantılarda konuşmamız gerekiyor.”
KAYNAK: Şehrivan Gazetesi